Google Analtytics

28 Haziran 2010 Pazartesi

Helsingfors (3)

Helsinki'nin en Baba Restaurant'ları..

Helsinki'nin bence tuhaf yani bu kadar stylish bir şehir olmamasına rağmen herhalde en çok Michelin yıldızlı restaurant gördüğüm yer olması. Birbirine de oldukça yakın mesafedeki restaurantların genelinin giriş kapısı, sanki kredi kartları yapıştırmaları gibi Michelin yapıştırmalarıyla dolu.

Ancak alışverişin olduğu kadar yemeğin de çok pahalı olduğu Helsinki'de Michelin yıldızlı restoranlarda tek seçimlik yemekler bile minimum 20 euro'ya denk gelirken , keyfinize göre yiyeceğiniz bir önden seçim ile ana yemek 80-90 euro'ları buluyor. Dolayısıyla Michelin yıldızlı restoranlardaki en sevdiğim yemek olan (!)"güvercin göğsünde sotelenmiş minik portakal parçacıklarını" yeme zevkini milyon dolarlar kazanan Hollywood yıldızlarına bırakıp sizlere kendi seçtiğim restoranlardan bahsetmek istiyorum :)



Aleksanterinkatu ile Kluuvikatu'nun kesiştiği köşede bulunan Belge harika bir bar bistro. Bir çok çeşit bira ve Belçika usulü patates kızartması sevenlere birebir. Ancak Helsinki pahalı bir şehir olduğundan 1 Stella Artois ile bir patates kızartmasına ortalama 15-20 euro vermeye hazır olun. Sıcak ışıklandırması, karanlık ve koyu kahverengi döşemeler ve kütüphane/bar konsepti ile servis veren Belge bence kış günlerinde dışarıdaki soğuğa aldırmadan keyiflenmek için harika bir yer.





Mannerheimintie 12 'de bulunan bu restaurant önünde bekleşen uzun insan kuyruğuyla ilgimizi çekti. Sonradan dikkatimizi çekti ki öğle saatlerinde yiyebileceğiniz bir biftek ile içecek 9.90 euro imiş.
Dolayısıyla eti 20 euro'dan başlayan fiyatlarla yiyebilen finliler bu fırsata oldukça heyecanlanmış ve sırada bekliyorlar. Biz de Belge'de geçirdiğimiz öğlen yemeği sonrası akşamı bu restaurant'a ayırdık.

Bifteklerin fiyatları 150gr / 24,50 , 180 gr /28.50, 250gr /33.20 şeklinde üstüne ne tür sos ve yanında ne tür patates istediğinizi siz seçiyorsunuz. Bunların içinde en beğendiklerimiz röşti (kremalı patates) ve fırında patates (baked potato). Aynı zamanda bir pub olan Baker's da etler oldukça lezzetli ama yorgunsanız ışığın loşluğu bir süre sonra uyumanız için bir sebep olarak karşınıza çıkabilir :)



Fransmanni ile tanışmamız Albertinkatu' da oluyor. Onların söylediğine göre ; rustik bu görüntünün ve sıcacık atmostferlerinin başarısının arkasında gerçekten iyi yemek servis etmeleri var. Fransız mutfağından birbirinden güzel yemekleri tadarken gerçek manada Finlandiya'da bir Fransızım mutfağında gibi hissediyorsunuz. Uğramadan geçmeyin !


Helsinki'nin en güzel mahallesindeki Annankatu'da en kalabalık ve güzel cafelerden Enjoy it ününü muhteşem sandviçlerine ve birbirinden güzel tatlılarına borçlu. Güneşe hasret Helsinki halkı fırsat bulunca Enjoy it! 'in önüne sandalyeleri kuruveriyor. Özellikle perşembe günleri after work partiler ve pazar günleri brunch ön plana çıkıyor.


İşte benim favorime geldik. İtalyan yemeği severlere Helsinki ,Küçük Toscanini'yi gururla sunar!


Bulevardi 'deki küçük İtalya'da adambaşı max 15 euro'ya alacağınız antipastileri sonuna kadar tavsiye ediyorum. Çünkü proscuitto , kurutulmuş domates , peynir ve zeytin çeşitlerinden oluşan bu tabak gerçekten yediğim en lezzetli yemeklerden biri oluyor. Yanında servis edilen ev yapımı ekmek ve galetaların da tadı muhteşem. Toscanini'de dilerseniz balık ve et menülerini de tercih edebiliyorsunuz. 48 euro olan bu menülerin içinde antipasti, secondi platti ,ana yemek ve tatlı var. Eğer şarapla almayı tercih ederseniz fiyatlar 83 euro'ya kadar varıyor.  Tek kusuru girişte güzel yer için biraz sıra beklemek onun haricinde yediklerinizin tadını çıkarmaya bakın. "Legendary Tiramisu" olarak adlandırdıkları tatlılarını da tatmayı unutmayınn!!


RAVİNTOLA BİTTİ SIRADA BEST PUB VAR:

Avrupa'nın en keyifli yanı her daim bira içilebilecek güzel pubların nerede olursanız olun ortalıkta olması! Helsinki'de soğuğa rağmen bira sever bir memleket. Ama onca tercihin arasında benim en sevdiğim yer:

Jenny Woo (Mi Casa Tu Casa):

Eğer en iyi ışıklandırma dalında bir ödül verilmek durumda kalınsaydı
benim ödülüm Jenny Woo'ya giderdi. Hafta içi çok kalabalık olmamasına
rağmen, küçük topluluğa keyif veren bir perküsyon show , ardından çalan yüksek
volümlü müzikle sohbet eden stylish Helsinki halkı. Haftasonları daha kalabalık oluyormuş bana da söylemek düşüyor :)
Jenny Woo : When the sun shines forever and never!